ekremyunus

Bu aralar elimden geldiğince dönem filmlerini izlemeye çalışıyorum. Son izlediğim the illusionist, eski yüzyıl avrupasında, sihibazlık gösterileri içinde geçen bir aşk hikayesi. Kalite olarak The Prestij'in biraz altında kalmış. Ama buna rağmen sihibazlık gösterileri tam seyirlik. Oyuncuların performanları ve atmosfer süper. Sıkılmadan izlenebilecek bir film. Jessica Biel'in rolü diğer oyunculara göre biraz silik kalsada güzel poposuyla filme renk katmış... o ne popoydu be ... Müfettiş rolündeki Paul Giamatti'nin performansı süperdi. Filmin final sahnesinde olayları birbirine bağlaması ve bütün entrikayı çözmesi harikaydı. Edward Norton'nın gösteri sırasında Jessica Biel'in aynadaki imgesini öldürme side takdire şayandı...

Ağlayarak izlediğim tek film... 1 Eşinin doğum yapacağı sıra 80 darbesi olmuş, çocuğu yol ortasında dünya ya gelmiş, doğum sırasında eşini kaybetmiş, darbe döneminde gördüğü iskencelerden dolayı hastalanmış ve uzun bir dönem çocuğuna tek başına bakmak zorunda kalmış bir gazeteci... Hastalığının ölümcül olduğunu öğrenince, oğlunu emanet etmek için,bir daha dönememek üzere ayrıldığı baba ocağına geri dönmek zorunda kalır... ve siz filmi, başından son anına kadar göz yaşlarıyla izlersiniz... -Filmin sinemalarda gösterildiği tarihte ne yazıkki askerdeydim... ki filmi askerden geldikten 2 yıl sonra izledim...(Türk filmlerine olan fobim'den olsa gerek)